Inquisitor, oyuncuları karanlık ve gizemli bir Orta Çağ dünyasına çeken bir RPG oyunu. Oyuncular, bir Engizisyoncu olan Mordimer Madderdin’in rolünü üstlenerek, inançsızları avlamak görevi ile görevlendiriliyorlar.
Oyun, Mordimer’in 16. yüzyıl Koenigstein kasabasında bir vampirin faaliyet gösterdiği söylentilerini araştırmak üzere kilise tarafından görevlendirilmesiyle başlıyor. Kısa süre sonra, bir dizi kanlı ritüel cinayeti ve daha derin ve daha sinsi bir komplonun ipuçlarını keşfediyor. Koenigstein’ın iskelesinden adımınızı attığınızda, bu karanlık fantastik dünya sizi içerisine bir anca çekiyor.
Orta Çağ’ da Bir Dedektif
Inquisitor, daha çok hikaye tabanlı bir dedektiflik macerası. Bu da oyunda bol bol konuşmaya yer verilmesine neden olmuş. Diyalog sonu seçenekleri çok çeşitli olmasa da sadece konuşmayı takip eden monoton yapıya saplanmaması için dengeli bir adım olmuş. Koenigstein’daki önemli figürlerle konuşmaktan, bazen işkence yaparken şüphelileri sorgulamaya, dini yetkililerden oyun içi bilgiler öğrenmeye ve kasabanın asaleti ile potansiyel ipuçlarını araştırmaya kadar çoğu NPC ile etkileşime geçmek gerekiyor.. Bu özelliği ile oyunun macera kısmı, aksiyon kısmının bir tık önünde bulunuyor.
Oyun genel konsepti ile Witcher’dan etkilenmiş duruyor. Modelleme ve Dövüş Mekanikleri olarak daha gerisinde olsa da genel olarak orta çağ atmosferini yaşatmakta başarılı sayılabilir. Mordimer, bu tür dedektiflik eylemlerini gerçekleştirmek için kullanılan kutsal ruh enerjisini, tapınaklarda diz çöküp dua ederek yeniden şarj eder. İpuçlarını keşfetmek için cesetleri ve olay yerinde ki neseneleri inceler. Koenigstein kasabası da genel olarak Witcher’ ı andırmakta.
Oyunda gerçeği ortaya çıkarmak için belli noktalarda Unworld adı verilen bir karanlık, yer altı dünyasına inme mekaniği de bulunmakta. Bu karanlık ve mistik, bilmecelerle dolu mekanda her daim bizi gözetleyen The Murk adında bizi gözetleyip avlamaya çalışan bir yaratıktan kaçarak yolumuzda ilerlemeye çalışıyoruz.